25 Ekim 2013

Yine doktora gittik. Doktora gittiğimiz günleri hiç unutmayacağım galiba. Doktora gideceğimiz içime doğmuş gibi, arabaya binmenin keyfini sürerken içimde oluşan kötü his resimde görüleceği üzere suratıma vurmuş sanki. Bu adama ne zaman gitsek önceleri bana gülüyor, beni seviyor, kilo mu tartıp kafamı ölçüp bir şey yapmayacakmış havası yaratıyor (kilom:4800 gr, kafamın çapı: 38,5cm ve boyum 58cm olmuş). Sonra annem ve babamla benim hakkımda konuşuyorlar. Annemle babam da doktora devamlı beni şikayet ediyorlar gibi geliyor.Yok efendim 120 cc içiyormuşum iyimiymiş, yok efendim uyku düzenim normalmiymiş, yok efendim çok içiyormuşum da sonra kusuyormuşum vs. vs. Hayır bu sorular sonrası doktor bana devamlı iğne vuruyor. Annem ve babam şu soruları sormasalar vurmayacak sanki? Bu sefer soruları çoktu galiba, her tarafımdan iğne yaptı bu adam. Bu arada adını da öğrendim. Doktor Tamer. Bu adı hiç unutmayacağım Doktor Tamer. Büyüdüğümde burnundan fitil filit getirmezsem bana da Ela demesinler. Bu sefer çok canım yandı. Avazım çıktığı kadar bağırıp gözümden yaşlar akıttım ama nafile. Neyse ki uzun sürmedi. İnşallah bundan sonra Tamer'i görmem. (Doktor Tamer'e artık sadece Tamer diyeceğim.)
Eve dönüş yolunda kendimden geçmişim. Tamer'e gitmemizin iki güzel yanı var. birincisi giderken arabaya biniyorum. İkincisi de eve dönüşte arabaya biniyorum. Bunun dışında her şey sıkıntı yapıyor.
Doktorsuz güzel günlerde görüşmek üzere sevgili sevenlerim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder